ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

KELES

BURSA İLİ KELES İLÇESİ
KELES İLÇE TANITIM
keles
bursa keles
keles bursa
 KELES İLÇE TARİH
 Keles; Ege Bölgesi'nin İç Batı Anadolu bölümünün en kuzeyinde,
 Uludağ’ın güney yamaçlarında kurulmuş küçük bir ilçedir. Yüzölçümü 640 km2 olup 35 köyü 7 mahallesi vardır. 2011 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre 14.327 nüfusa sahiptir. İlçe merkezinin nüfusu 3.570 tir.
 A-) “KELES” ADININ ANLAMI
 Bilinen en eski Türk lugâtı olan Divanü Lugât-it-Türk’te “Keles” adına rastlanmaz. Ancak; W. Radolf' un ve A. Vambery' nin Çağatayca sözlüklerinde "Keles" kelimesinin anlamı "bir tür kertenkele" olarak verilmektedir. Şemseddin Sami’nin Kamus-ı
Türki adlı sözlüğünde “Kelas” kelimesinin anlamı da “kertenkele” olarak zikredilmektedir. Ayrıca; “Keles” in halen Kazak Dili’nde bir kertenkele türünün, Çağatay Türkçesi’ nde de bir sincap türünün adı olarak kullanıldığı kaynaklarda ifade edilmektedir.
 -) “KELES” ADININ KAYNAĞI
 “Keles” adının bir yer adı olarak Anadolu’ya Orta Asya’dan Oğuzlar’ın Kayı boyu tarafından getirildiği düşünülmektedir. Zira, halen Orta Asya’da Kazakistan ve Özbekistan sınırları içinde “Keles” adlı coğrafi birimler (nehir, kaza, köy, harabe bir şehir merkezi) mevcuttur. Bunlardan Keles Nehri ; 241 km. uzunluğunda olup Sir Derya Irmağı’nın önemli bir koludur.
 Kazak-Özbek sınırındaki Karadağ’dan doğan bu nehir; aynı adı taşıyan kazanın yakınından geçip geniş bir havzayı sulayarak Sir Derya Irmağı’na dökülmektedir. Özbekistan’ın Kuzey Taşkent Vilayeti’nde yer alan Keles Kazası ise şu anda bu vilayetin merkezi olarak varlığını sürdürmektedir. Yine Taşkent’in 40 km. kuzeyinde aynı adı taşıyan küçük bir köy vardır.
 Ayrıca yörede “Keles” adlı harabe bir şehir merkezinin bulunduğu ünlü Türkolog Baymirza Hayit tarafından ifade edilmiştir. 10. ve 11. yüzyılların Müslüman-Arap coğrafyacılarına ait eserlerde; Çirçik Nehri ile Taşkent, Çimkent, Çardarı ve Sütkent arasındaki geniş bölgenin adı “Kalas Bozkırı/Keles Bozkırı” olarak zikredilmekte, ayrıca bu bozkırın ortasında Sir Derya Irmağı’na paralel olarak inşa edilmiş oldukça uzun ve sağlam bir duvardan
“Kalas/Keles Duvarı” olarak bahsedilmektedir. Şarkiyat uzmanları Kalas ve Keles kelimelerinin aslının aynı olduğunu aradaki farkın Arapça yazılış ve telaffuzdan kaynaklandığını ifade etmektedir. Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere; “Keles” kelimesi Türklerin Anadolu’ya göç etmelerinden çok önce Orta Asya’da yer adı olarak bilinen ve kullanılan bir kelimedir.
Bu çerçevede ilçemiz isminin de Orta Asya kaynaklı olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca; Oğuzlar’ın “Keles” adlı bir oymağının bulunduğu da bilinmekte olup Osmanlı dönemine ait 16. yüzyıl tahrir defterlerinde Aydın Livası dahilinde “Keles” adlı yörük cemaatinden bahsedilmektedir. Bu oymağa mensup kişilerin halen Balıkesir-Kazdağı civarında yaşadığı uzmanlarca ifade edilmektedir.
 C-) ANADOLU’DA “KELES” ADLI YERLER
 Anadolu’da ilçemizden başka asıl adı Keles olan üç yerleşim yeri daha vardır. Bunlar; İzmir’in Kiraz ilçesi, Ordu’nun Ünye ilçesine bağlı Çınarcık Köyü ve Antalya’nın Kumluca İlçesi Kuzca Köyü’ne bağlı Keles Mahallesi’dir. Kiraz ilçesinin adı Cumhuriyetin ilk yıllarında, Çınarcık Köyü’ nün adı ise 1966 yılında değiştirilmiş ve bugünkü halini almıştır.
 TARİHİ Keles ve civarı milattan önceki devirlerden itibaren çeşitli devletlerin hakimiyeti altına girmiştir. Yöre; Etilerin, Friglerin, Lidyalıların, Bitinyalıların, Romalıların ve Bizanslıların tahakkümünden sonra ilk kez 1075 yılında Anadolu Selçukluları döneminde Türklerin eline geçmiş ancak 1097 yılındaki I. Haçlı Seferi sonunda Bizanslılarca geri alınmış ve bundan sonra da Osmanlılara kadar Bizans sınırları içinde kalmıştır. Keles ve civarında; eski uygarlıklara
 (özellikle Roma,Bizans) ait süs eşyası, sikke-para, mühür, erzak küpü vs. gibi küçük eşya ile kilise, tapınak, hamam gibi bina kalıntısı oldukça fazladır. Eldeki bulgulara göre en eski yerleşim yerleri; Belenören, Akçapınar ve Uzunöz köyleri arasındaki bölge, Küçükkavacık Mahallesi civarı ve Baraklı Köyü civarıdır. Yapılan araştırmalar neticesinde bu bölgenin Roma Devri olarak adlandırılan dönemde (M.Ö. 395-M.Ö.65) Kral Yolu denilen işlek ve önemli
bir ticaret yolu üzerinde bulunduğu tesbit edilmiş, ayrıca Kocasu’ya hakim bir tepe üzerinde oldukça büyük bir tapınağın varlığı ortaya çıkarılmıştır. 13.yüzyıl başlarında Anadolu’ya gelen Türk boylarından Oğuzlar’ın Kayı boyuna mensup Ertuğrul Gazi ve ona bağlı yörük aşireti Anadolu Selçuklu Sultanı I.Alaeddin Keykubad tarafından kendilerine Söğüt yaylak, Domaniç kışlak olarak verilmek suretiyle Ankara’nın batısına Karacadağ denilen bölgeye yerleştirilmiştir.
 Bu şekilde Anadolu’nun Bizans sınırına yerleşen Ertuğrul Gazi burada fetihlere başlamış ölümünden sonra oğlu Osman Gazi de bu fetihleri devam ettirerek geniş bir bölgeyi yurt edinmiştir. Bu dönemlerde Keles ve civarı da Osmanlıların hakimiyetine geçmiştir. 1360-1385 yılları arasında ilçe merkezinde bir hamamın ve bir camiin yapılmış olması buna delalet etmektedir. Zira; han, hamam, cami vs. gibi yerler yerleşimin göstergesidir. İlçemiz civarı gerek
 Osmanlı döneminde gerek sonrasında mühim bir düşman işgali görmemiştir. Ancak; 8 Temmuz 1920’de Bursa’yı işgal eden Yunanlılar bir yıl sonra 10 Temmuz 1921 tarihinde Keles’e de bir karakol açmışlar, ilçeye gelen Yunan Müfrezesi bir müddet Cuma Mahallesi’nde daha sonra da Yenice Mahalle’de karargah kurmuştur. Yunanlıların Keles’e asker göndermelerinin en önemli sebebi; dağ yöresindeki milis kuvvetlerini sindirmek ve özellikle
Bursa’nın Ankara ile olan haberleşme bağlantısını kesmektir. Zira; işgal süresince Bursa’nın Ankara ile olan haberleşmesini Tavşanlı ve Kütahya üzerinden dağ yöresindeki milis kuvvetleri sağlamış, bu yörenin işgalinden sonra Bursa’nın Anadolu ve Ankara ile olan haberleşme bağlantısı tamamen kesilmiştir. Yunanlılar; Canip Efe, Topal Sadettin Efe, Kabakçı
 Salih Efe ve İbrahim Efe’ye bağlı milis kuvvetlerinin gayretleri neticesinde yörede mühim bir zarar veremeden Büyük Taarruz’ dan sonra ilçeyi boşaltmışlardır. Yukarıda adı geçen dağ yöresi milis kuvvetlerinin Bursa’nın kurtuluşunda sayısız hizmetleri olmuş, büyük yararlılıklar göstermişlerdir.
KELES İLÇE COĞRAFYA
 a) ARAZİ Keles; 29° 10' ve 29° 30' batı meridyenleri, 39° 50' ve 40° 10' kuzey paralelleri arasında yer almakta olup ilçe topraklarının tamamı Ege Bölgesi sınırları içindedir. Topraklarını; doğuda İnegöl, güneydoğuda Domaniç ve Tavşanlı, güneyde Harmancık, batıda Orhaneli, kuzeyde Osmangazi ilçeleri çevirir. İlçe; Uludağ'ın güneydoğu uzantılarından olan Tepel Dağı'nın yine güney ve güneybatı yamaçlarını içine alan, bazı bölümleri düz bazı bölümleri dalgalı bir araziye sahiptir. Arazinin hemen hemen tamamı dağlık olmasına rağmen genel olarak kültüre elverişlidir.
Topraklarının % 57 'sini (364 km2) ormanların teşkil ettiği Keles, Bursa'nın orman bakımından en zengin ilçesidir. İlçede hakim olan toprak tipi “kahverengi orman toprağı” olup fazla miktarda kireç ihtiva eder, ancak kil oranı düşük olduğundan kolay işlenir. Toprakta % 30 kireç, % 19 fosfor ve % 2 oranında organik madde bulunduğu, toprağın asidik derecesinin
 (PH) 7.70 olduğu tesbit edilmiştir. Kocasu yatağı ve havzası tamamen alüvyonlu topraklardan oluşur. Toprak kalınlığı bu sahalarda 8-10 m.yi bulur, diğer bölgelerde ise genellikle 50-100 cm.dir. İlçe topraklarında birbirinden ayrı iki dağ sırası bulunmakta; bunlar güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda uzanmaktadır. Bu iki dağ sırası arasında yaylalar ve tepelik sahalar vardır. Genel olarak ilçenin deniz seviyesinden yüksekliği 1.050 m. olup en alçak yer Yazıbaşı Köyü'nün Kocasu kıyıları (500 m.), en yüksek yer Tepel Tepesi (2.052 m.) zirvesidir.
keles resmi 2
KELES İLÇE İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ
 b-) İKLİM ve BİTKİ ÖRTÜSÜ Yöre; Marmara Denizi' ne yakın olmakla beraber Uludağ, deniz etkisinin içerilere kadar sokulmasını önler. Bu yüzden bölgede ılıman iklim ile karasal iklim arasında bir geçiş iklimi hüküm sürer. Yağışlar daha çok ilkbahar ve kış mevsimlerinde görülür. Kışın yağış genellikle kar şeklindedir. En soğuk ay Şubat, en sıcak ay ise Ağustos ayıdır. Yıllık ortalama 782,9 mm. ile Bursa'nın en çok yağış alan ilçesi Keles' te günlük yağış değeri
 en fazla 129,9 mm. olarak 23 Aralık 1986 günü ölçülmüştür. Rakıma bağlı olarak ilçenin tabii bitki örtüsü; iğne yapraklı çam ormanları ve bol çayırlı yaylalardır. Yükseklik arttıkça Uludağ göknarı (seneber), yabani kavak, kestane, ardıç ve gürgen gibi ağaç türlerine rastlanmakta olup yayvan yapraklı meşe/akmeşe ağaçları da boldur. Bununla beraber yörede çayır ve mer'a arazisi de büyük yer kaplamaktadır.
keles resmi 4
KELES İLÇE AKARSULARI
c-) AKARSULAR Bölgede irili ufaklı pek çok akarsu bulunmakla beraber bunların en büyüğü ve en önemlisi Kocasu' dur. Kocasu; Kütahya Gediz yakınlarındaki Murat Dağı' nın kuzey yamaçlarından Örencik' ten doğar. Tarihte ünlü Rhyndakos Çayı budur. Mysia, Bthynia ve Phrygia' yı birbirinden ayıran sınırı oluşturmuştur. Uzunluğu 276 km. olan Kocasu’nun yatağı ile havzasındaki vadi tabanlarında görülen alüviyal topraklar tarıma oldukça elverişlidir.
keles resmi 6
Yörenin ikinci büyük akarsuyu olan Nilüfer Çayı birkaç küçük derenin birleşmesiyle oluşur. Bu çayın üzerine Bursa'nın içme suyu ihtiyacını karşılamak üzere Doğancı ve Nilüfer Barajları inşa edilmiştir. Bu iki büyük akarsuyun dışında yöredeki diğer önemli akarsular Bıçkı, Sakarı ve Keles Dereleridir. Ayrıca Kocakavacık, Çayören ve Haydar Köyü yakınlarında şifalı sıcak sular mevcuttur. Ancak ortalama 15 lt/sn verimi olan bu sular ekonomik olarak değerlendirilememektedir.
KELES İLÇE YERALTI KAYNAKLARI
d-) YERALTI KAYNAKLARI Keles ve civarı yeraltı kaynakları ile endüstriyel hammadde bakımından oldukça zengin olmasına rağmen bu kaynakların çoğu ekonomik olmadıkları gerekçesiyle işletilmemektedir. Yörenin en zengin maden yatağı Harmanalanı Köyü yakınlarındaki linyit ocağıdır. Davutlar Köyü civarında da oldukça büyük linyit rezervi bulunmaktadır. Ayrıca Alpagut Köyü’ nde kalsit, Gelemiç Köyü’nde molibden, Kozbudaklar Köyü’nde krom ve mermer yatakları tesbit edilmiştir. MTA tarafından yapılan araştırmalarda yörede; doğal gaz, magnezyum, bakır, demir, boraks ve wolfram madenlerine de rastlanmıştır. Ancak; bu madenler ekonomik olmadıkları gerekçesiyle işletilmemektedir. 
KELES İLÇE SOSYAL YAPI
G-) SOSYAL DURUM KELES İLÇE NÜFUS a) NÜFUS 2000 yılı sayımına göre Keles' in nüfusu 18.639, nüfus yoğunluğu 29,12' dir. Genel nüfus 1980 yılına kadar artış, 1980 yılından sonra düşüş eğilimi göstermiştir. Buna karşılık ilçe merkezinin nüfusu az da olsa artmaktadır. YIL İLÇE MERKEZİ GENEL YOĞUNLUK TOPLAM (kişi/km2) 1898 756 12.582 19,66 1915 784 13.808 21,58 1927 726 13.100 20,47 1935 752 14.535 22,71 1940 729 15.004 23,44 1955 1.164 18.052 28,21 1960 1.353 18.955 29,62 1965 1.643 20.166 31,51 1970 1.762 20.956 32,74 1975 2.442 22.244 34,76 1980 2.113 22.453 35,08 1985 2.492 22.125 34,57 1990 2.910 21.675 33,87 1997 3559(*) 18.125 28,32 2000 3.636 18.639 29,12 (*)
 1997 yılında ilçe merkezi nüfusunda görülen artışın asıl sebebi Küçükkavacık Mahallesi’nin bağlanmasıdır. İlçede pek fazla iş sahasının olmaması, ayrıca tarım arazilerinin az, ormanlardan faydalanma imkanının da kısıtlı olması nedeniyle bölgeye dışarıdan hemen hemen hiç göç olmamakta buna mukabil ilçemiz ve köylerinden yurt içine ve yurt dışına devamlı olarak göç yaşanmaktadır. Genç nüfusun büyük çoğunluğu özellikle 1980-2000 yılları arasında çevre il ve ilçelere göç etmiştir Öyle ki; Türkiye nüfusu son 60 yılda (1940-2000) yaklaşık % 280 oranında artmışken ilçemiz nüfusu aynı dönemde sadece % 24 oranında artış göstermiştir. Yörede halkın tamamı Sünni Müslüman ve Türktür. Dışarıdan önemli bir göç olmadığı için genel olarak yöreye ilk yerleşenlerin soyu korunmuş olup akrabalık nisbeti de yüksektir.
 KELES İLÇE EKONOMİ
 EKONOMİK DURUM İlçede geçim tamamen tarım, hayvancılık ve orman ürünleri istihsaline dayalıdır. Genel itibariyle karasal ve sert bir iklim hakim olduğundan ancak bu iklim şartlarına uygun ürünler yetiştirilebilmekte, arazinin dağlık ve engebeli olması tarımda verimi azaltmaktadır. Yetiştirilen ürünlerin başında tahıl ürünleri ve baklagiller gelir. Ayrıca meyvecilik ve sebzecilik de yapılmaktadır. Toplam tarım arazisinin ancak 1/6'sı sulanabilir arazi niteliğinde olan Keles'te sulama amaçlı bir takım göletler yapılarak sulanabilir arazinin çoğaltılmasına çalışılmaktadır. Sulu arazisi olanlar için son yıllarda çilek ve kiraz yetiştiriciliği önem kazanmıştır.
Yörede küçük ve büyükbaş hayvancılık da yapılmakta olup en fazla kıl keçisi ve koyun yetiştirilir. Son yıllarda süt sığırcılığına önem verilmiş, ithal ineklerle verim ve kalite arttırılmıştır. Arazisinin % 57' si ormanlarla kaplı olan Keles' te haliyle orman işçiliği ve orman ürünleri istihsali önemli bir geçim kaynağıdır. İlçenin yıllık orman istihsali 20.000-25.000 m3 civarında gerçekleşmektedir. El sanatları dalında küçük çapta faaliyet gösterilen havlu, halı ve kilim dokumacılığı, demircilik, tüfekçilik, bakırcılık ve kalaycılık diğer geçim kolları arasında sayılabilir. İlçemiz; Bursa, İnegöl ve Tavşanlı gibi Türkiye'nin gelişmiş endüstri bölgelerine çok yakın bir konumda olmasına rağmen ekonomik bakımdan olması gereken seviyeye ulaşamamıştır.
Bu konuda toprak ve iklim yapısının elverişsiz olması, kamu yatırımlarından yeterli düzeyde istifade edememesi ve özel sektörü yatırıma teşvik edecek altyapının bulunmaması çok önemli bir etkendir. İlçe, genel itibariyle ekonomik bakımdan gelişmemiş olduğu için sosyo-kültürel açıdan da geri kalmıştır. Bunun doğal sonucu olarak yörede işşizlik had safhaya ulaşmış, genç nüfusun hemen hemen tamamı çevre il ve ilçelere göç etmiştir. 1996 ve 2003 yıllarında Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yapılan ve Türkiye' deki tüm ilçelerin ekonomik gelişmişlik sırası bakımından değerlendirildiği iki ayrı araştırmada; Bursa Büyükşehir ilçeleri 1.sırada yer almasına rağmen yaklaşık 60 km. mesafedeki Keles' in 4. sınıf ilçeler arasında yer alması ve ilkinde 571., sonrakinde 607. sırada bulunması oldukça düşündürücüdür
 KELES İLÇE TURİZM
KELES İLÇE TARİHİ MEKANLAR
 TURİZM I.Murad Camii ve Hamam Osmanlı döneminde Dağ yöresi ile en fazla ilgilenen padişah 1.Murad olmuştur. Dağ Yöresindeki bir çok köy Sultan 1. Murad Hüdavendigar’ın vakıf köyüdür. Keles'te şimdiki yeni caminin olduğu yerde eskiden Hüdavendigar Camii ve Sıbyan Mektebi bulunmaktaydı. Bu camiye 1. Murad Hüdavendigar'ın oğlu Yakup Çelebi'nin Mudanya’da zeytinlik vakfı vardı. Zeytinlikten elde edilen gelir camiye harcanmaktaydı.
keles resmi 1
1870'li yıllarda çıkan bir yangında tarihi Hüdavendigar Camii de zarar görmüş, daha sonra tamir edilerek 1970 yılına kadar kullanılmıştır. 1970 yılında yıkılıp yerine yeni bir cami yapılmıştır. Yine camiin vakfından olan hamam camiin bir kaç yüz metre batısındadır 6.20 X 6.20 iç ebadında kubbeli bir soğukluğu ve iki halveti vardır. Keles Belediyesi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün işbirliği ile birkaç kez restore edilmiş olup halen hizmet vermektedir. Zeus Kersullos Tapınağı Keles'in Akçapınar ile Belenören köyleri arasındaki Tazlak Tepesi’nde Roma Döneminden kalma Zeus Kersullos tapınağı ve yerleşim birimi, aynı köylerin yakınında Manastır denilen tepede bir tapınak, Kemaliye köyünde Kızılkilise denilen bir tapınak ve Boğacık mevkii altında Kilisecik denilen
 yerde küçük bir tapınak vardır. Uzunöz, Alpagut ve Hereke (Çayören) köylerinde de tarihi kalıntılar vardır. Kocayayla ve Geleneksel Kocayayla Şöleni Kocayayla; Keles ilçe merkezi yakınlarında yer alan, adından da anlaşılacağı üzere oldukça büyük bir yayladır. Keles’in 4 km. güneydoğusunda bulunan Kocayayla, Bursa’nın en ünlü piknik ve mesire yerleri arasındadır. Etrafı karaçam ağaçlarıyla örtülü olup ayrıca yayla içinde yer yer çam, meşe, gürgen, alıç, kavak ve erik ağaçları da vardır. Yaklaşık 400.000 m2. lik açık çayır ve mer’a alanına sahip olan Kocayayla, Türkiye’nin de en büyük yaylalarından biridir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1.200 m. olan yayla; bol oksijenli temiz havası ile kalp, verem, akciğer, astım, anemi ve benzeri hastalıklar için tavsiye edilen nitelikler taşımaktadır. Kocayayla'da Keles Belediyesi ve Orman İşletmesi tarafından muhtelif
keles resmi 5
spor alanları, masa-bank, ocak, restaurant, kır kahvesi, büfe, mescit, oyun parkı ve tuvalet yaptırılmış, şehir şebekesinden ayrı olarak su getirilmiştir. Bu itibarla; gelen misafirlerin tüm ihtiyacını karşılayabilecek altyapıya sahiptir. Bu bölge Bursa, İnegöl ve Atranos (Orhaneli)’tan önce Osmanlıların hakimiyetine girmiş, Bizans’a ait bu üç tekfurluğun ortasında ve oldukça stratejik bir konumda bulunduğu için buraların fethi sırasında üs olarak kullanılmıştır. Osmanlıların kuruluş dönemlerinde civardaki yörük aşiretleri tarafından Domaniç yaylarıyla birlikte yaylak olarak istifade edilmiş, ayrıca saray atları için nitelikli bir otlakiye vazifesi görmüştür.
 Bir rivayete göre Orhan Gazi ile Nilüfer Hatun’un düğünleri de bu yaylada yapılmıştır. Konar-göçer yörük aşiretleri her yıl yaz başlangıcında hayvanlarını otlatmak üzere yaylalara çıkmadan önce yazı karşılamak ve yaz mevsiminin gelişini kutlamak amacıyla burada toplanır ve şenlikler düzenler, çevredeki dede yatırırlarının başında “hayır” yaparlarmış. Zira; yörükler için yaz, bir yayla mevsimi ve yörüğü yörük yapan unsurları icra edebilme mevsimidir. Yazın gelişi yörük için en önemli bayramdır. Bu nedenle Orta Asya'dan beri yazın müjdecisi olan hıdrellezde tüm yörükler biraraya gelip kurbanlar keser, dualar eder, yemekler yer, oyunlar sergiler, at koşturur, cirit oynar, gençler güreş tutar, ozanlar atışır hülasa topluca bayram yaparlarmış. Aynı zamanda bilge
ve ulu kişilerin mezarlarının ziyaret edildiği, "toy" adı da verilen bu şölenler şamanist gelenekleri içeren umumi bir kurban ziyafeti şeklinde gerçekleşir, katılan tüm Türk boylarına kurbandan birer parça verilirmiş. Ayrıca; artık yaylalara çıkılacağı için insanlar 5-6 ay gibi uzun bir süre birbirini göremeyeceklerinden bu şölenler bir nevi “helalleşme” işlevi de görürmüş. İşte bu şekilde; Osmanlının Söğüt ve Domaniç dolaylarını yeni yeni yurt tuttuğu sıralarda dönemin yaylağı ve gazi atlarının otlağı olan Kocayayla da bu şölenlerin yapıldığı önemli yerlerden ve geleneksel halk edebiyatının ilk merkezlerinden biri haline gelmiş, yüzyıllar boyunca ozan/baksı geleneğinin süregeldiği bir yer olmuştur. Eski Türk geleneklerini sürdüren, kopuz çalıp şiir söyleyen
 ozanlar uzun yıllar Kocayayla şölenlerinde buluşarak atışmışlardır. Halen civarda yatırları bulunan ve kendilerine "dede" denilen kişilerin bu ozan/baksı geleneğinin kalıntıları olması muhtemeldir. Bu şölenleri yaşatmak amacıyla; bir yaylalar diyarı olan Keles' in Kocayayla' sında da halen her yıl Haziran ayında "Geleneksel Keles Kocayayla Şöleni" düzenlenmektedir. Yukarıda belirttiğimiz gibi oldukça eski bir geçmişi olan bu şölen Osmanlıların son dönemlerine kadar yaşatılmış, ancak Kurtuluş Savaşı yıllarında ara verilmiş daha sonra 1966 yılında tekrar canlandırılmıştır.
Bu şölende; yağlı güreş müsabakaları, kiraz ve çilek teşvik yarışmaları, halkoyunları gösterileri yapılmakta ve çeşitli sanatçılar konser vermektedir. İlçedeki muhtelif dernek ve kuruluşlar yararına tertip edilen Kocayayla Şöleni' nde Keles yöresinin "temsili gelin alayı" merasimi gelen misafirlerin oldukça ilgisini çekmektedir. Ne yazık ki; Kocayayla Şöleni günümüzde asli özelliklerini yitirmiş, tamamen bir festival / konser havasına bürünmüştür. Bir an önce otantik görüntüsüne kavuşturulması dileğimizdir. Son yıllarda Kocayayla' da çeşitli izci kampları düzenlenmekte,
Bursa' dan gelen çim kayağı, güreş ve futbol takımları çalışmalarını bir müddet burada sürdürmektedir. Yeni tesislerin yapılması bir kamp yeri olarak burayı daha cazip hale getirecektir. Zira ulu çam ağaçlarının içinde yer alan bu yayla; çadır turizmi, kampçılık, trakking ve sair doğa sporları için ideal bir mekandır. Ayrıca her yıl tertiplenen Geleneksel Kocayayla Şöleni’nden ayrı olarak siyasi partiler, dernekler ve çeşitli sivil toplum örgütleri tarafından da zaman zaman
 Kocayayla’ da büyük şölenler tertip edilmekte, yağlı güreş, cirit, boğa güreşi müsabakaları yapılmaktadır. Bu şölenlerle birlikte Kocayayla, her yaz mevsiminde ortalama 200.000 kişi tarafından ziyaret edilmektedir.

Blog Listem