ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

NİLÜFER

BURSA İLİ NİLÜFER İLÇESİ
NİLÜFER İLÇE TANITIM
nilüfer
bursa nilüfer
nilüfer bursa
 nilüfer resimler
nilüfer fotoğraflar
nilüfer manzaralar
nilüfer görüntüler
nilüfer haber
nilüfer harita
nilüfer video
nilüfer spor
nilüfer ulaşım
nilüfer iklim
nilüfer turizm
nilüfer otel
nilüfer yurt
nilüfer pansiyon
nilifer konaklama
nilüfer konut
nilüfer emlak
nilüfer daire
nilüfer arsa
nilüfer iş
nilüfer araç
nilüfer lojman
nilüfer toki
nilifer satılık
nilüfer kiralık
nilüfer sağlık
nilüfer hastahanesi
nilüfer devlet hastahanesi
nilüfer kaymakamlık
nilüfer belediye
nilüfer nüfus
nilüfer emniyet
nilüfer meb
nilüfer eğitim
nilüfer okul
nilüfer kurs
nilüfer lisesi
nilüfer ekonomi
nilüfer sanayi
nilüfer ticaret
nilüfer tarım
nilüfer hayvancılık
nilüfer çilek
nilüfer dağları
nilüfer akarsuları
nilüfer dernek
nilüfer yemekleri
nilüfer doğa
nilüfer gezi
nilüfer tatil
nilüfer kültür
nilüfer sanat
nilüfer
Kentin batısında bulunan Nilüfer, o yıllarda Bursa’nın konut ihtiyacına karşılık vermeye hazırlanan bir toplu konut bölgesi olarak dikkat çekmektedir Batıya doğru büyüme eğilimi gösteren Bursa’ya kucak açmış bir yerleşim yeri olan ve bu nedenle de “geleceğin Bursa'sı” olarak anılan Nilüfer ilçesi işte böyle doğar. Nilüfer ilçesi adını içinden geçen Nilüfer Çayı'ndan, Nilüfer Çayı da adını Orhan Gazi’nin eşi Nilüfer Hatun’dan almıştır. Yeni yapılanan bir bölge olmanın da avantajıyla, kent planlamasından, çevresel şartlara kadar her konuda çağdaş standartlara sahip olan Nilüfer, bu yönüyle kısa sürede Bursa’nın cazibe merkezi olmuş bir ilçedir. Bu nedenle de Bursa’da nüfus artış hızı en fazla olan yerleşim yeridir. Kimi araştırmacılara göre 
 Nilüfer çayı Nilüfer İlçesi'ne adını veren ve Bursa'nın en önemli akarsuyu olan 103 km uzunluğundaki Nilüfer çayı, Uludağ’ın güney yamaçlarında 850 metre yükseklikteki 2 mağaradan çıkar. Başlangıç bölümünde adı Aras Suyu’dur. Bu su batı doğrultusunda akarken çeşitli kollarla birleşerek “Nilüfer” adını alır. Doğancı köyü yakınlarında önüne kurulan bir barajla Bursa kent içme suyunun önemli bir bölümünü depolar. Ayrıca kentin içme suyu gereksinimini karşılamak üzere, daha yüksekte Karaıslah dolaylarında Nilüfer Barajı yapımı sürmektedir. Antik çağ kaynaklarında adı “Odrys” çayı olarak geçen Nilüfer, Bursa Ovası’nı suladıktan sonra Uluabat Gölayağına dökülür. Bursa Ovası ve çevresinin derelerini ve Çayırköy Ovası’ndan Ayvalı Dere’yi alarak Uluabat Gölü’ne ulaşan Nilüfer, daha sonra Susurluk Çayı ile birleşerek Karacabey Boğazı’ndan Marmara Denizi’ne dökülür.. 
 Soğukpınar, Kaplıkaya, Değirmendere ve Madendere ile dağın kuzeyinden doğan Gökdere, Kaplıkaya, Kırkpınar ve Balıklı derelerinin tümü Nilüfer'e karışarak Marmara Denizi'ne dökülür. 1930'lu yıllarda, Bursa ovasına açılan Almankanalı, Cenupkanalı ve Anakanal gibi kanallar da Nilüfer'e bağlıdır. 1671 tarihli bir kadı sicilinden anlaşıldığı üzere, o dönemlerde Nilüfer Deresi ile çam ağaçları taşınmıştır. "Velhasıl Bursa sudan ibarettir" diyen Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde de bu suyun asla geçit vermediği yazar. Uluabat Gölü (Apolyont Gölü) Türkiye’nin 10. büyük gölü olan ve Nilüfer ilçe sınırlarında bulunan Uluabat Gölü, kentin en gözde doğal güzelliklerinden biridir. Yüzölçümü 156 km2 olan gölün kuzey ve batı kıyıları sazlık ve bataklıktan oluşmaktadır. Doğu-batı doğrultusunda uzunluğu 25, en geniş kesiminde genişliği 14 kilometredir. Göl havzasının büyüklüğü yaklaşık olarak 10 bin 500 kilometrekare, göl alanı 13 bin 500 hektar, derinliği ise ortalama 2.4, en çok 4 metre dolayındadır. Ayvaini Mağarası Uluabat Gölü yakınlarındaki pekçok şirin köyden biri olan, Bursa'ya 40 km uzaklıktaki Ayva Köyü, eşsiz bir özelliğe sahip. 
 Türkiye'nin en uzun 6. mağarası olan Ayvaini Mağarası, Bursa'nın "yeşil" sıfatına yakışır özellikteki bu köyde yer alır. Hidrolojik olarak etkin durumda olan mağaranın Ayva ağzından yer altı suları çıkmaktadır. Mağaranın ikinci ağzı ise, Mustafakemalpaşa İlçesi’ne bağlı Kazanpınar ve Doğanalan köyleri arasındadır. Mezozoik zamandan günümüze gelen ve 1970 yılında 3 kişilik bir İspanyol ekip tarafından keşfedilen mağaranın uzunluğu 5,5 kilometreyi buluyor. İçinde derinlikleri yer yer 3-4 metreye ulaşan 60 adet gölcük bulunan mağaranın çıkışındaki gölcüğün uzunluğu ise yaklaşık 400 metre. Su seviyesinin mevsimlere göre değişiklik gösterdiği, olağanüstü sarkıtlarla kaplı, bakir ve el değmemiş yapısı ile gerçek bir doğa harikası olan Ayvaini Mağarası, özellikle üniversitelerin mağaracılık kulüplerinin ilgi odağıdır. TARİHİ YAPILAR Akçalar Akçalar beldesinin, Aktopraklık mevkii tarih öncesi yerleşim yerinin mevcut olduğu çok önemli bir merkezdir. 
Bu bölge halen Fikirtepe kültürünün bilinen en batı yerleşim yeridir. Aktopraklık mevkii yalnızca Bursa bölgesi için değil, Anadolu ve Balkan kültür tarihi bakımından da büyük önem taşır. Fikirtepe kültürü Marmara Bölgesi'nde yerleşik yaşama geçtiği bilinen en eski tarımcı köy topluluklarını temsil eder. Bu anlamda çiftçiliğin Anadolu'nun kuzeybatı kesimlerine ilk olarak Fikirtepe evresi içinde geldiği ve çok kısa bir süre sonra da Güneydoğu Avrupa'da yaygınlaştığı bilinir. “Neolitik Devrim” olarak da tanımlanan, avcı-göçebe yaşamdan tarım kültürüne dayalı yerleşik yaşama geçilen süreç, kültür tarihinin en önemli aşamalarından biri ve günümüz uygarlığının temellerinin oluştuğu dönem olarak kabul edilir. Tahtalı Uludağ’ın yamaçlarına kurulmuş bir köy olan Tahtalı ve çevresinde çıkan buluntular, Bursa’dan önce bölgedeki en önemli antik yerleşmenin bu köy civarında kurulduğunu göstermektedir. Köy çevresinden çıkan bazı eserlerin Bursa’da varlığına tanık 
olduğumuz kalıntılardan daha eski dönemleri işaret ettiğini belirten kimi araştırmacılara göre, Bursa bugünkü yerine gelmeden önce büyük olasılıkla bu bölgede kurulmuştur. Köyde bulunan seramik malzeme ile mermer mimari parçalardan, buradaki yerleşimin M.Ö 2. yüzyıla kadar uzandığı tespit edilmiştir. Bu durum da Prusa şehri kurulmadan çok önce bu bölgede bir yerleşimin olduğunu göstermektedir. Yörede Bizans döneminden kalma örenler vardır. Bunlardan biri günümüzde özel mülkiyete geçmiş bulunan kale öreni, diğeri de Hagios Theodoros’a adanmış olduğu öne sürülen ve yalnızca temelleri kalmış bulunan kilisedir. Tahtalı ve çevre köylerde yaygın söylentiye göre, kale bedenindeki kemerli bir açıklıktan girilen toprakla dolmuş durumdaki tünel, kuzeydeki Kitai (Ürünlü) kalesine değin uzanmaktadır. Köyde ayrıca 1850’li yıllarda yapıldığı anlaşılan tarihi bir cami vardır. Yakın geçmişe kadar kullanılan ancak yenisi yapılınca kapatılan ve artık kullanılmayan caminin minare kaidesinde bulunan yazıt taşında, minarenin 
Halil Ağa adlı biri tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir. Osmanlı döneminde Türk ve Rumların birlikte yaşadığı ve günümüzde ayakta kalan eski Rum evleriyle o yılların tanıklığını sürdüren Tahtalı, bugün halen atalarının yaşadığı yerleri görmeye gelen Yunanlı turturistlerce ziyaret edilen bir bölgedir. Ürünlü Nilüfer’deki en eski yerleşim yerlerinden biri olan Ürünlü Mahallesi’nin geçmişi, Roma döneminde kurulmuş olan Kite Köyüne kadar uzanır. 1960 nüfus sayımında Bursa'ya bağlı Görükle bucağı içinde bir köy olarak gözüken Kite'nin ismi daha sonra Ürünlü'ye dönüştürülür ve 1987 yılında ise Nilüfer ilçesine bağlı bir mahalle statüsü kazanır. Bugün Ürünlü’de, bir bölümü ayakta kalmış antik surların çevrelediği bir tarihi kale kalıntısı vardır. Dikdörtgen planlı kale duvarlarının bir kısmı tahrip edilmiş olsa da, kale çeşitli yüksekliklerde üç parça duvar kalıntısı ve dörtgen planlı köşe burçlarının temel izleri korunarak varlığını sürdürebilmiştir. Kite Kalesi’nin bulunduğu bu alanda tarihi M.Ö. 3. yüzyıla kadar uzanan antik seramik parçalar da geçmişin belgeleri niteliğini taşır.
 Romalılar’ın Mora Yarımadası’nı ele geçirdiği yıllarda, bu yarımadanın Kite adı verilen kentinden göçen kişilerin buraya yerleştikleri ve bölgeye, daha önce yaşadıkları kentin adını verdikleri söylenir. Osmanlılar, Bursa'dan önce 1324 yılında Kite’yi fethettiğinde burası büyük bir tekfurluktur. Gemlik ve Mudanya arasında bulunan Kite, Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarından başlayıp, 19. yüzyıla dek bölgenin en büyük yerleşim ünitelerinden biri olma özelliğini korur. O tarihlerde Kite ilçe merkezi konumundayken, Gemlik ve Mudanya ise Kite'ye bağlı birer köydür. Günümüzde, Ürünlü Köyü içindeki bazı bahçelerde iri gövdeli eski dut ağaçlarına rastlanır. Bu saptama, yörede eskiden ipekböcekçiliğinin yapılmakta olduğunun bir göstergesidir. Kite uygarlığının izlerini taşıyan Ürünlü günümüzde, 2. derece arkeolojik SİT alanı olarak koruma altına alınmıştır. Ürünlü’de ayrıca, yapım yılı bilinmeyen, anıtsal yapı niteliğinde eski bir köy hamamı ile doğal anıt bir çınar ağacı vardır. Misi Bugün Gümüştepe adıyla anılan yerleşimin eski adı “Misi”dir
. Misi; Orhaneli yolu üzerinde, etrafı ormanlarla kaplı dört tepenin çevrelediği, eğimli arazi üzerine kurulu bir yerleşim yeridir. “Tarihin babası” olarak anılan Heredot'a göre M.Ö. 1816’da Trakya'dan Anadolu'ya geçen altı kavimden biri olan Mysi'ler burada "Misyalılar" olarak bilinen bir birlik kurmuşlardır. Bu kavim dünya tarihinde ilk kez batıdan doğuya geçen kavim olarak bilinir. Misyalılar bu bölgede; “Misipolis” (Misi-şimdiki Gümüştepe Mahallesi), “Misapoli” ve “Eşkel” isimli üç yerleşim kurmuşlardır. M.S. 183 yılında putperest Batı Romalıların baskısıyla Batı Roma’dan İstanbul’a, oradan da Bursa’ya (Prusias) gelen dini kavimlerin içerisinde olan ve adı Alex olarak tarihe geçen bir keşiş, seksen beş kişilik maiyetiyle birlikte Hıristiyanlığın öncüleri olarak İnkaya Köyü ve Misi Köyü’ne yerleşmiştir. İki kola ayrılan keşişler Keşiş Dağı olarak adlandırılan Uludağ’ın (Olympos) eteklerine yayılmışlardır. “Misi” kelimesinin kökeni de Misyalıların yurt olarak buraya yerleşmeleri ve misyonerlik merkezi olarak Misi’nin seçilmesinden gelmektedir. 
Yörenin gizlenmeye elverişli bir boğaz niteliğinde olması keşişlerin burada yüzyıllarca güçlü bir misyonerlik örgütü kurmalarına yol açmıştır. Bu dönemde Misi’de bir konsül toplanarak üç kez yazılmış olan İncil’in ruhu araştırılmış ve Misipoli Manastırı'nda İncil tartışmaları yapılmıştır. Bu bilgiye dayanılarak; Misi’de anılan manastırda İncil’in bir nüshasının gömülü olduğuna inanılmaktadır. 1953 yılında manastırda kazı çalışmasına başlanmış ancak aynı yıllarda köye akın eden define avcıları ve tarihi eser yağmacıları tarafından manastır talan edilmiştir. Günümüzde ne yazık ki bu manastırdan eser kalmamıştır. 1316’da Orhan Gazi Hıristiyanlık merkezi olan Misi’yi alıp Bursa’yı kuşatma altına almak amacıyla burada ve Kestel’de birer kale yaptırmıştır. Bu dönemde Misi‘nin 10 yıl süreyle geçici başkent olduğu söylencelerde yer almaktadır, ancak bu tarih gerçekte pek bilinmemektedir. Sonra 1326’da Bursa’nın fethiyle birlikte Misi ikinci plana düşmüştür.
Eski Bursa
 Misi jeolojik özellikleri nedeniyle de her dönemde dikkat çekici bir yerleşim yeridir. Tarih boyunca güneyden kuzeye akan Nilüfer Çayı Bursa Ovası'nı ikiye bölmüş ve Batı’dan gelen yolcular, kervanlar meşhur İpek Yolu üzerinde bulunan Misi’den geçmişlerdir. Çünkü o dönemlerde oldukça güçlü bir akarsu olan Nilüfer Çayı, başka bir noktadan geçit vermemekte, bir tek Misi'de keskin bir dirsek yaparak, uzunluğu üç kilometre civarında olan bir boğazın içinde akmaktadır. Misi de eskiden üç tane ahşap han bulunduğu söylenmektedir Misi şarapçılık ile de ünlüdür. Misi’de geçmişte yer alan beş manastırın dini ayinlerinde tüketilen şarap bizzat manastırların kendi bağlarından elde ediliyordu. Yüzyıllarca Bizans’a buradan şarap gitmiştir. Bu zanaatı miras alan Türkler dini nedenlerle önce şarap yerine pekmez yapımıyla uğraşmışlar, 1935 ten sonra şarapçılığa dönüşebilmişlerdir. Ünlü Misi şarabı yedi imalathanede sürdürülürken bu gün üzüm bağlarının nedeni henüz bilinmeyen bir hastalık sonucu kuruması ve bağların konut alanlarına yenik
Eski Bursa
 düşmesi nedeniyle şarap imal eden tek imalathane kalmıştır. Gölyazı Gölyazı beldesi, Nilüfer ilçesindeki en zengin antik yerleşim yerlerinden biridir. Bursa-İzmir karayolunun 35. kilometresinde bulunan yol ayrımından 7 kilometre uzunlukta bir yolla ulaşılan ve Uluabat Gölü'nün doğu ucunda, derin bir yarımadanın üzerinde kurulan beldenin tarihi M.Ö. 6. yüzyıla dek uzanır. Yazılı kaynaklardan edinilen bilgilere göre; bugünkü Gölyazı beldesinin antik adı, “Rhyndacum üzerindeki Apollonia” demek olan "Apollonia ad Rhyndacum"dur. Antik çağlarda Anadolu'da kurulmuş "Apollonia" adlı dokuz kent olduğu biliniyor ve bu adın hem diğer kentlerden ayrılabilmesi, hem de Aizani (Çavdarhisar) çevresinden çıkan Rhyndacus (Adranos) denilen çaya atfen konduğu kaynaklarda belirtiliyor. Uzun yıllar Bizans egemenliği altında sakin bir hayat süren kent, 14. yüzyıl başlarında bölgede güçlenmeye başlayan Osmanlı akıncılarına dayanamayıp Prusa (Bursa) ve Apamea'dan (Mudanya) kaçanların toplandığı bir kent olarak anılır. Halk arasında "Deliktaş" olarak anılan ve
 su kemeri olduğu tahmin edilen bir yapı ile "Taş Kapı" diye adlandırılan antik kale kalıntılarının yanısıra, Kız Adası’nda bulunan Apollon Tapınağı’nın kalıntıları, antik tiyatro kalıntıları, yarımadanın çevresinde kalıntılarına rastlanan surlar, 19. yüzyılda burada yaşayan Rum azınlık tarafından yaptırılan Hagios Georgios Kilisesi ve Manastır Adası’nda kalıntıları bulunan Hagios Konstantinos Manastırı Kilisesi bölgenin en ilgi çekici tarihi kalıntılarıdır. SiT alanı ilan edilerek koruma altına alınan bölgede ayrıca, yapılış tarihi bilinmeyen tarihi bir cami ve hamam ile bugün “ağlayan ağaç” adıyla anılan ve beldenin yarımadayla bağlantısını sağlayan köprünün başında bulunan 400 yıllık çınar da görülmeye değer bir doğa harikasıdır. Gölyazı, Türklerle Rumların ortak tarihi açısından önemli özelliklere sahip bir beldedir. Eski bir Rum köyü olan ve bugün daha çok mübadele ile Selanik’ten göç edenlerin yaşadığı Gölyazı, Osmanlı döneminde Türklerle 
Rumların birarada yaşadığı ve Rumların çoğunlukta olduğu bir yerleşim merkeziydi. Nilüfer Belediyesi bölgedeki en önemli tarihi kalıntılardan biri olan ve 19. yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı tahmin edilen Aziz Panteleiman Kilisesi’nde restorasyon çalışmaları yürütmektedir. Diğer Tarihi Yapılar Nilüfer’in pek çok bölgesinde dağınık durumda tarihi yapılar da var. Osmanlı döneminden kalma cami ve hamamlar ile çeşitli dönemlere ait kilise kalıntıları buna örnek. Bugün Çatalağıl köyünde bulunan ve 19. yüzyılın ortalarında yapıldığı sanılan H. Ioannes Theologos Kilisesi bunlardan biri. Çeşitli dönemlerde değiştirilerek orijinal görünümünü yitiren ve doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı olan kilise bugün depo olarak kullanılıyor. Bir diğer yapı da 
 Minareliçavuş, Odunluk, Özlüce, Üçevler, Ürünlü,Yüzüncüyıl dan oluşan toplam 42 mahallesi, Atlas, Ayva, Badırga, Başköy, Çatalağıl, Çaylı, Dağyenice, Doğanköy, Fadıllı, Güngören, İnegazi, Kadriye, Karacaoba, Konaklı, Korubaşı, Kuruçeşme, Maksempınar, Tahtalı, Unçukuru, Üçpınar,Yaylacık,Yolçatı’dan oluşan 22 köyü mevcuttur. Nilüfer, ilçe merkezi hızlı bir kentsel gelişme gösterirken, yeşil dokunun korunup, zenginleştirilmesi için de özel çabalar sarfedilmektedir. Yemyeşil piknik alanlarıyla, hafta sonunu doğa ile baş başa geçirmek isteyenler için de cazip alternatifler sunuyor. Misi piknik alanı, Balat piknik alanı ve Atatürk Kent Ormanı alanı, piknik yaparak yorgunluk atmak isteyenler için kentin en güzel seçeneklerini oluşturuyor.
 *Nilüfer Bursa'da nüfus artış hızı en fazla olan yerleşim yeridir. Türkiye’ de kentlerin genel görüntüsü dışında İlçemizde kentsel gelişme politikası, süregelen sağlıksız kentleşme yerine, gelişmenin yönlendirilebildiği sağlıklı yaşanılabilir yeni yerleşim yerlerimin oluşturulmasını sağlamıştır. İlçemizde toplu konut alanlarının çokluğu, her geçen gün nüfusun artmasına zemin hazırlamaktadır.Uludağ Üniversitesinin Görükle Yerleşkesi ile resmi ve özel öğrenci yurtlarının büyük bir kısmının İlçemiz sınırları içerisinde bulunması, yıl içerisinde devamlı bir nüfus sirkülasyonu olmasına neden olmaktadır.Nilüfer günümüzde hızla büyüyen yerleşim alanı ve üniversite kenti olmasının yanı sıra sınırları içerisinde bulunan organize sanayi bölgeleri ve 
Ancak bu işçilerin sayısı sürekli olarak değişiklik göstermektedir. Otomobil üreten Renault Fabrikası İlçemiz sınırları içerisinde faaliyetini sürdürmektedir. İlçe sınırları içerisinde bulunan Nilüfer Organize Sanayi Bölgesinde; çeşitli sanayi iş kollarında faaliyet gösteren işyerlerinde yaklaşık 12.000 civarında işçi çalışmaktadır. Yine ilçe sınırları içerisinde bulunan Sınırlı Sorumlu Bursa Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi bünyesinde faaliyet gösteren, mobilya ve marangozlar, oto, metal ve dökümcüler bölümlerinde yaklaşık 8.000 civarında işçi çalışmaktadır. İlçenin kırsal kesiminde yaşayan vatandaşlarımız, balıkçılık, hayvancılık,zeytincilik, süt ürünleri ve çiftçilik alanlarında çalışmaktadırlar.
 İlçemizde; Görükle Tarım Kalkınma Kooperatifi ile Gölyazı Su Ürünleri Kooperatifi olmak üzere (2) adet faal tarımsal kooperatif faaliyet göstermektedir. Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı Bursa İl Müdürlüğünün 2002 yılı Brifing Raporunda İlçemiz diğer ilçeler gibi ayrı olarak belirtilmediğinden, İlçemizin tarım ve hayvancılığı hakkında sayısal olarak ayrı bilgi verilememektedir. Sulak ve tarım yapmaya elverişli geniş bir arazi kullanımına sahip olan Nilüfer’de 193.146 dekar tarım alnı mevcuttur. Kentin gelişme bölgesi ve geleceği olduğu için sanayi yatırımcıları için de tercih edilen bir bölge olan Nilüfer, tüm bunlara ve hızlı kentsel gelişmeye rağmen, tarımsal üretim alanındaki özelliklerini de henüz kaybetmemiş bir ilçedir. Sulak ve tarım yapmaya elverişli geniş bir arazi kullanımına sahip olan Nilüfer’de, tarımsal üretimin büyük çoğunluğunu; buğday, ayçiçeği, domates, biber, pancar, tahıl ürünleri, zeytin ve tütün oluşturuyor. Ayrıca ekili alanları gittikçe küçülen Bursa'da, kentin simgesi olan şeftali üretiminin bir kısmı da Nilüfer İlçesi'nden sağlanıyor.
 Nilüfer’in köylerinde tarımsal üretimin yanı sıra, büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık da önemli geçim kaynaklarından birini oluşturuyor. Nilüfer’in ilçe merkezi modern kent yapısıyla dikkat çekse de, yaşamın tarım ve hayvancılığa dayalı olarak sürdüğü köylerde kırsal özellikler halen korunuyor.İlçede küçükbaş hayvan üretimi gelişmiştir. Arıcılık, tavukçu­luk, ipekböcekçiliği önemli gelir kaynakları arasındadır. Büyük­baş hayvan üretimi de son yıllarda artmıştır. Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı Bursa İl Müdürlüğünün 2002 yılı Brifing Raporunda İlçemiz diğer ilçeler gibi ayrı olarak belirtilmediğinden, İlçemizin tarım ve hayvancılığı hakkında sayısal olarak ayrı bilgi verilememektedir. 
 Korunup zenginleştirilen yeşil dokusu ve bütün bu kentsel düzenlemeleri ile insanlara daha tercih edilir bir yaşam alanı sunan Nilüfer’in, kent vizyonu da; “kültür-sanat, spor, eğitim ve bilim kenti” olarak şekilleniyor. Yaz şenliklerinde köy ve mahalle meydanlarında konserler organize edilirken, sinema, tiyatro ve halk dansları gösterileri ile yaz geceleri oldukça renkli geçiyor. Nilüfer’de ayrıca çocuk ve gençlere yönelik, kültür-sanat alanındaki eğitim çalışmalarına büyük önem veriliyor. Konak Kültürevi, Uğur Mumcu Sahnesi ve Altınşehir Gençlik Merkezi’nde çeşitli kültürel faaliyetler yürüten ve ilçenin ilk kütüphanesi olan Nilüfer Akkılıç Kütüphanesi’ni hizmete açan Nilüfer Belediyesi, her yıl uluslar arası katılımlı heykel sempozyumu ve tiyatro festivali gibi organizasyonlara da ev sahipliği yapıyor.
 Nilüfer Belediyespor Kulübü 13 branşta yüzlerce lisanslı sporcusu ile kent adına pek çok başarıya imza atarken, Nilüferli çocuk ve gençlere, sporun farklı dallarında kendini yetiştirme olanağı sağlanıyor. Yaz okulları uygulaması ile, çocuklara yaz tatilinde spor eğitimleri Nilüfer Belediyesi tarafından verilmektedir. Ayrıca İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Nilüfer Belediyesi ile koordineli olarak her yıl çocukların katılımıyla ve bir ay süren bir spor şenliği organize edilmektedir. Salon sporlarında uluslar arası standartlara sahip bir tesis olan Nilüfer’in her mahallede bir futbol sahası, 31 koşuyolu parkları açık alan spor aletleri bulunmakta bu alanlarda sağlıklı yaşam günleri organize ederek her yaştan insana bedelsiz spor yapma olanağı sunmaktadır. Hipodromu ile Bursa’da at yarışlarına ev sahipliği yapan Nilüfer, sahip olduğu karting pisti, paintball alanı, petank sahası, buz pisti, mini golf sahası ve model araba pisti ile farklı sportif ihtiyaçlara da karşılık veriyor.

Blog Listem